17 Ağustos 2008 Pazar

TELEFON

BİR TELEFON KADAR YAKIN DEĞİLSEN
ANLA Kİ ÇOK UZAKSIN

ÇOK...

16 Ağustos 2008 Cumartesi

KANDİL

Bir yalan gibi yılana döndüm kendimi sokuyorum
zehirim içimde bir bana akıyorum
korkma sana zararı yok,

korkma tenin kaç kaç deri ?
korkma her kadın bir deri !!!

kandilin mübarek olsun.

Seni Seviyorum...

15 Ağustos 2008 Cuma

KAÇ YAĞMUR

kaç yağmurla yıkanırsa geçer bu yaram?
kaç yağmur giymem lazım üzerime?
kaç yağmur ile ruhum arınır?

bana bir yağmur gönder gözlerinden yağsın ama
bana bir yağmur gönder pişmanlıkların damlasın
bana bir yağmur gönder yağmurum ol ki ben tekrar dirileyim...

MELEK

melekler ağlamaz
melekler lekesiz
onlarda iz yok
onlara dokunamazsın

dokunsan bile izin yok kalmaz

bir deniz kızı geçti hayatından anlamadın
anlasan böyle olmazdı

deniz kızları melektir onlar ağlamaz
onlarda iz yok

bilmemek özgürlük
inanmamak huzur senin ruhunda

senin ruhunu melekler bile yıkayamaz
istedim ellerimle temize çekeyim
izin yok

tenimde dövmen yok
ruhumda dövmen çok!

kelebek

keşkeler yok hayatımda
ya da pişmanlıklar
sen olduktan sonra senle olduktan sonra

bir kelebek gibi gece mavisi bir düş aklımda

bir kelebek gibi
yalnız senin özlemin...

13 Ağustos 2008 Çarşamba

...

biliyorum bugün ölsem üzülmezsin
seni artık tanıdım...

sende kalp denen organ et parçası
senin yüreğin yok.

bugün ölsem umrun olmaz.
bugün ölsem duymazsın.

kimseyi onun kadar sevmezsin
ama kimsede seni benim kadar sevmez
buna da emin ol, tüm yaptıklarına rağmen!

YILAN

bir yalan gibi yılana döndüm kendimi sokuyorum
zehirim içimde bir bana akıyorum
sen korkma sana zararı yok

korkma tenin kaç kat deri
korkma her kadın bir deri
korkma her kadın bir et
soyundukça sen yılanın seni sokmaz

yılan sensin sana bir şey olmaz!

12 Ağustos 2008 Salı

11 Ağustos 2008 Pazartesi

KİMİM

geceyi güne bağlar günü gece
aklımda sadece sen

bilirim artık imkansızdır
ama elimden gelmez

bilmem ki neyim sende
bilmem ki nesin bende

vazgeçemediğim sensin...

SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN

Sen benim hiçbir şeyimsin

Yazdıklarımdan çok daha az

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Lüzumundan fazla beyaz

Sen benim hiçbir şeyimsin

Varlığın yokluğun anlaşılmaz



Galiba eski liman üzerindesin

Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak

Dudaklarınla cama çizdiğin

En fazla sonbahar otellerinde

Üniversiteli bir kız uykusu bulmak

Yalnızlığı öldüresiye çirkin

Sabaha karşı öldüresiye korkak

Kulağı çabucak telefon zillerinde



Sen benim hiçbir şeyimsin

Hiçbir sevişmek yaşamışlığım

Henüz boş bir roman sahifesinde

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Ne çok çığlıkların silemediği

Zaten yok bir tren penceresinde



Sen benim hiçbir şeyimsin

Yabancı bir şarkı gibi yarım

Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Uykumun arasında çağırdığım

Çocukluk sesimle ağlayarak



Sen benim hiçbir şeyimsin


a. ilhan

" keşke hiçbir şeyim olsan, keşke Hiçbir sevişmek yaşamışlığım olsan, keşke tenimdeki dövme olmasan"

YABANCI

"avuçlarında terini duyduğun birinin yanından bir yabancı gibi geçmek olmaz. "

sevgi soysal

dudaklarından kaçtım yakar diye
ellerinden kaçmadım ellerin en sevdiğim
sesini fısıltılı haliyle içime hapsettim

sana yenildim
bir tek sana

ve şimdi ellerimde terin yok korkuyorum artık yabancıyız değil mi.

ne sevgi ne geçmiş hiçbir şey yok.

yanımdan bir yabancı gibi mi geçeceksin yoksa bir dost gibi mi.
ya da sadece bir tanıdık.

aynı şehirde sen uzakta ben uzakta.
SEN YİNE KİMİN TENİNDE MİSAFİRSİN BİLMEDEN.

ALLAH seni affetsin!

10 Ağustos 2008 Pazar

SEN KAZANDIN

sen kazandın
sesini duymadığım gün yok
seni düşünmediğim

seni sevmiyorum
ama mavi adam bana kalsın

ona ihtiyacım var

sana ait bende bir şey yok
sadece o kalsın sesin
bırak bana şarkı söylesin...

8 Ağustos 2008 Cuma

SENİ SEVİYORUM

SENİ SEVİYORUM
zaman alır gider diyorum
istemiyorum

hep seni sevsem yalnız seni
ve sen içimde olsan hep böyle

bir temmuz gecesinde rehin kalsam
yanımda sen olsan

sarılsam sana sımsıkı...

7 Ağustos 2008 Perşembe

HOŞÇA KAL

hoşça kal mavi adam

elimde değil gidiyorum denedim olmuyor.

sen beni sadece sarışın deniz kızı bil ve hep öyle kal
bir deniz kızı olayım aklında.

içimde bir ağaç gibisin şimdi
deremiyorum dallarını
hiçbir şeyinim ama işte bu yüzden gidiyorum
sana artık yazmak istemiyorum.
seni sevdiğimi düşünmek istemiyorum.

ben senin hiçbir şeyinim.
anca yeni anladım.
sevmem zaman aldı unutmam ne kadar alır bilmem.

bende sana ait bir şeyler olsun istedim hep olmadı. el yazın, bir küçük fotoğraf, bir kitap; sayfaları yer yer yırtık,çizik arkasında önünde notlar, karalamalar, bir gömlek üzerinde kokunun hala durduğu bir yastık yalnız senin uyuduğun. bende sana ait bir şeyler olsun istedim. yok, hiç olmadı. bilmedin önceleri, bilseydin olur derdim olmuyor. bende sana ait bir şey yok. sensiz seni yaşadığım seneler.bizim ortak anımız yok.

bizim hiç ortak anımız olmadı! benim içimde biriktirdiklerim. sensiz geçen yılları omzuma şal yerine yük etmişim. bilmedim aşkın sustukça büyüdüğünü. ses vermedim. sormadın ki sen hiç, ben de söylemedim. geçmedi susmadım. yokluğunu kendime düş eyledim. bir şarkı gibi çalındı bana varlığın. sorma son susan söylemiyor bu kez son sözü kalbiyle. ben söylüyorum.

yabancı bir şarkı gibiyim senin dilinde, bölük pörçük.
sigaranın içilmemiş tarafıyım
öksürük gibiyim en kanlısından
şarkıların hüzün makamıyım.

ortak tek bir fotoğrafımız bile yok!
ben adsiz bir özlemim
yağmur yemiş bir deniz gibiyim

bakıyorum kendime göz bebeklerime bakıyorum seni görüyorum.
evet hala evimin tatlı küçük kızıyım hayat büyütmedi, hala 13'deyim.
seni ilk sevdiğim yaşta 18'imde.

inanmazsın sen bir deniz kızına
deniz kızları ağlamaz sarılmazsan onlara

o denizin mavisine mavinin şarkısına ve sana aşık

bir deniz kızın var hiç unutma
o sen kötü oldukça ağlıyor sana.

temmuzları şubata çeviren kara adam
tüm şarkılar sözsüz artık
seni duymuyorum

sesini duymadığım günü yok sayardım
artık yoksun yaşadığım gün yok.
sesin yaşama nedenim o yok.

yabancı şarkılar dinle anlama tek kelime.

Benim en güzel huyum sevmekti
En çok seni
En çok ellerini
En çok sesinin dudaklarımda bıraktığı yankıyı sevdim

Bana bir şarkı söyle içinde adım geçsin ozlem de

Sesini bırak ruhuma seni duymak istiyorum tüm fısıltılarda
En çok ben seni sevdim
Onurumdan çok sevdim kendimden
Sen sustun beni sessizliğinden bile çok sevmedin

Bu yazık hikayenin neresindeyim.
Sensiz olan tüm bölümlerde başroldeyim!

ne güzel şey kendi yörüngeleri etrafında dönenleri sevmek!

safaklar bana artık karanlık

artık sonbahar otellerinde bir üniversiteli kız uykusu bulamayacaksın.
ben senin hiçbir şeyinim.
rahatlasın kalbin,
bittim.

sessiz olduğum sürece yoksun.

tıp!
gittim."

PİŞMAN DEĞİLİM

birbirimize iyi gelmedik.
sen beni kanattın ben seni
başlamadan bitti

birbirimize iyi gelmedik
uzaktan bile kanıyoruz
geçmiyor

geçer

pişman değilim
zaman alır gider
ege yıkar geçer

sen pişmansın bu sana yeter

keşke sen pişman olmasaydın
sen ne kaybettin ki

ben kaybettim en çok
seni kaybettim
bu bana bir ömür yeter

6 Ağustos 2008 Çarşamba

KENDİNE İYİ BAK

iyi değilsin biliyorum
ben de değilim
hala üzerimde tenin var soyunmadım soyunamam

görüşürüz deme
görüşmesekte olur kendini kasma
kendine iyi bak yeter

birkaç fahişe vücut giy üstüne inan acın geçer
inanmazsın sen bir meleğe
melekler ağlamaz sarılmazsan onlara

o denizin mavisine mavinin şarkısına ve sana aşık

bir deniz kızın var hiç unutma
o sen kötü oldukça ağlıyor sana...

TEN

tenimden arındıracağım seni izin kalmayacak
senin kokun vardır diye saçlarını son kez koklayıp ağlayarak yıkayan aptal kız değilim artık
13 yaşında hiç değilim

bilmediğin kadar deli
düşünemeyeceğin kadar dipteyim şimdi

kanata kanata bile olsa soyunacağım senden
zerre izin kalsın istemiyorum
bedenimden soyacağım seni izin kalmayacak

sana benzeyeceğim yemin ederim,
sen olacağım

ruhumu sende bıraktım
artık ruhsuz sevişeceğim
hayalini gel al benden,

aşkı ya ten soğutur ya zaman
tüm ümidim zamanda

sen çoktan başka bedenler giymişken üzerine
neden izin kalsınki bende

seni sevdiğimi düşünmek bile istemiyorum
seni sevmiyorum.

5 Ağustos 2008 Salı

MAVİ DÜŞ

Hep bir gün benden önce birini sevmenden korktum. Çok sevmenden korktum. istedim ki hayatında en çok beni sev. Benim yerim başka olsun. Çünkü ben seni öyle seviyordum. Başka dudaklarda aşkı aradım hataydı. Ama asla başka ruhları giymedim üzerime. Sonra nadasa bıraktım kalbimi.

Benim en kötü huyum hayal etmekti
En çok seni
En çok ellerini
En çok sesinin dudaklarımda bırakacağı yankıyı hayal ettim.

Nadasa bıraktım kalbimi
Yürekten seveyim seni diye
Gönülden seveyim seni diye
Oysa senin kalbin nadasa bırakılmazmış bilmedim

Benim en kötü huyum
Senin de bir gün benim seni sevdiğim kadar seveceğini sanmaktı
Vazgeçmedim.

Nadasım devam ediyor
Sevmeye seni severek başlayacağım
Sen biliyorsun sen
Ve mevsimleri bahara bağladım hep geleceksin diye.

Adını söyleyince kısılır sesim...
Susarım hep
Sana susarım nadasımı boz.

Biliyorum aslında bu yazık hikayenin hiçbir yerindeyim, neden soruyorum kendime.
Aynaya baksam görüyorum kendimi bir kenar süsü sadece. Boyalı cümleleri olan.
Peki boyalar akınca harflerden tek bir harf susuzluğumu giderecek mi?
Susma!
Konuş lütfen.

Adını andıkça kısılır sesim.
Susarım susadım, yoksun.
Adın yasak cennetimdir diyemem
Susarım susadım sana
iç sesimle konuşma
Susma susma...

Bekledim gelmeni bekledim severek bekledim seni
Beklemeyi seninle sevdim.

Geldin

Sen misin dedin
Benim dedim

Baktın öylece
Tanışıyorduk sanki

Hiç konuşmadan sarıldık
Kelimeler kapı arkasında

Mutlu et beni dedim bir daha hiç olmayacağım olamayacağım kadar

Baktın evet der gibi

Dudakların kalbim gibi vuruşlarını bedenimde hissettim
Soyunduk tüm cümleleri, birbirimizi giyindik
Üşümedim seni kendime sardım beni sana

Sormadım hiçbir şey
Sen de söylemedin

Öylece hesapsızca
Sıcaktık alevin en koyu rengi yansıdı bizden
Dokundum bir daha dokunamam belki diye hiç düşünmeden sonumu

Bire bir olduk tek bir beden tek bir kelime
Yağmaladık birbirimizi
Sen benden aldın ben senden
Yağmaladık birbirimizi

Sen sustun ben söylemedim
Senden öğrendim sessiz harflerle konuşmayı

Aramızda tenden bir bağ
Kapadım gözlerimi
Ne yüzün ne o gözlerin hiçbir şey görmeden

Ah o kokun sadece tenini damıtmışcasına benim içime akan
Sen gideceksin ya kolaysa alsana benden kokunu.

Kapattım gözlerini görme en mahçup, utangaç halimi, görme kollarının arasında titreyen özlemleri.

Dursun dünya ben senin kollarına kalıyım.
Ben şimdi seninleyim
Temizle tüm geçmişini bende
Ben senle başlayayım

Sen bendeki aşkın asi figüranı, teninin gölgesi tenimde..
Lokma lokma kaynarken birbirine biz,
Konuşma konuşmam ben

Giderken baktım son kez beyaz yatağa kızıl güneş gibi renge bürünen
Sana baktım bu ilk ve son belki diye düşündüm

Dudaklarım sende kaldı sakın geri verme
Artık ihtiyacım yok konuşmaya dokunmaya

Peki kalbin dedin
Gözlerinde kalbimi gördüm
O senin zaten hiç benim olmadı ki
Sende kaldı dedim her şeyim
Artık hangi organlarım sağ kaldıysa onlarla devam edeceğim hayata

Gülümsedin yine yarım
Hiç bütüm gülmedin ki

Peki sevdin mi beni dedim
Sustun

Benim kadar sever misin dedim, hayatında en çok beni sev tüm kadınlardan.
Baktın sadece

Giderken baktım son kez beyaz yatağa kızıl güneş gibi renge bürünen
Birkaç nota gördüm biz olduğumuz yerde birkaç yarım cümle

Yalan olsada söyle sevdim de bilsemde gerçeği
Sen sustun ben düşlerime devam ettim

Korkum Sana böyle akmaktan değil,
Korkum bir günlük düş olmaktı

Ben senleyken bir anlığına da olsa benimle miydin?

Benim en güzel huyum sevmekti
En çok seni
En çok ellerini
En çok sesinin dudaklarımda bıraktığı yankıyı sevdim

Bana bir şarkı söyle içinde adım geçsin özlem de

Sesini bırak ruhuma seni duymak istiyorum tüm fısıltılarda
En çok ben seni sevdim
Onurumdan çok sevdim kendimden
Sen sustun beni sessizliğinden bile çok sevmedin

Bu yazık hikayenin neresindeyim.
Sensiz olan tüm bölümlerde başroldeyim

4 Ağustos 2008 Pazartesi

RUH

ruhunu her fahişeye ödünç veren erkek; her kadında bir parçasını bırakır, taki tüm parçaları yok olana dek. kadınlar girer hayatına, melek gibi kadınlar, el değmemiş kızlar ama o ruhunu fahişenin tekine satmıştır. emrivaki ilişkiler yaşar zorla aldığı vücutlar ve bencil sevişmeler içinde.

günün birinde biri ona hayatının masumiyetini hediye eder onu bile anlamaz çünkü inancı yoktur. kendine dönüktür ruhunu fahişede unutan adam. o kızı da kendi gibi sanır. seni seviyorumlar onu rahatsız eder, beni sevmiyorsun bunu bile düşünmeni istemiyorum der hiddetle. aşk yoktur onun içinde sadece etten bedenini doyurma derdinde. ruhu yok adamın ruhu olan sarılır seviştiğine.

SANA BİR ŞEY OLMASIN

"sana bir şey olmasın ,
çünkü ben bana bir şey olduğunda ilk seni duymak istiyorum.
sadece seni.
sevgi anlayışlarımız farklı olsada
değerlin olmasamda
benim için değerlisin.

hayatımda ilk sevdiğim.
senle ilgili değil bu aşk benimle ilgili. sen bir şey yapmadın ki..."

2 Ağustos 2008 Cumartesi

BİR ADIN KALMALI

belki birilerine adam oldun da
bana sadece mavi adam oldun.
silmedim değiştirmedim ismini.
hak etmediğini bile bile.
eğreti duruyor biliyorum ismin
demir gibisin sen bana demir yanını gösterdin hep sen
mavi yanını değil
lacivert yanını siyaha bakan

ve beni yerden yere çalan sesini zihnime hapsettin
ben yıllar boyu mavi melodilere sarıp dinlerken seni
sen beni kara geceye hapsettin

zaman kağnı arabası
zaman kum saatinin hep dolu tarafı
zaman panzehiri olmayan zehir kanımda dolaşan
zaman seni seninle yıkama zamanı
seni bir daha üzerime giymeden

her leke kendiyle çıkar sende!

bir adın kalmalı dedim
mavi çocuk olsun bundan sonra
adamlık senin sadece kalıbında yüreğinde değil
bir adın kalmalı geriye

mavi çocuk bana artık yalan söyleme
seni duymuyorum

sessiz olduğum sürece yoksun...

tıp!

27 Temmuz 2008 Pazar

KOKU

saçlarımda kokun vardır diye son kez kokladım öyle yıkadım
sen benden sonra kaç beden giydin üzerine
kaç bedenle kendini yıkadın
bende sen kaldın ve bu nasıl geçecek bilemiyorum

bir on yıl alır mı mavi adam'ım.
tadını bilmediğim yemeğimdin
artık biliyorum
ve korkuyorum seni özler miyim
tüm olanlardan sonra imkansızım.

kendine dön hep sen.
kendini yaşa.
ben yokum hiç olmadım

kelebek gibiydim
öldüm kaldım.

hala kokun var mıdır diye saçlarımı kokladım
bulamadım
sen başka yıldızlara kaçtın.

şimdi tek isteğim zamana bırakmak içimi ve ruhumu
sen yıkamazsın ama zaman yıkar içimi.

sen kalırsın içimde
bu kez mavi olmaz rengin
biliyorum beyazım.
beyazsın sen kara geceden kalan kefenim...

25 Temmuz 2008 Cuma

LAL GECESİ

mavi bir adamdı
lacivert gecenin lal prensi
sessiz şarkılar söylerdi
sahte yıldızlar gözlerinde
ellerinde yalancı dokunuşlar.

o kara bir adamdı dokundu ağardı
sarılmadı karardı.
o bir özleme dokundu ağlatamadı

ne aşk kadar güçlüne vefa kadar sadıktı
o sahtekar mavi adam
asla balıkları sevmezdi
sevse bir deniz kızına asla kıymazdı
sabahı şafak vurdu geceyi bir özlem
mavi adam koca bir yalan.

adam mı dur ve düşün
bir erkeğe kaç adam sığar.
mavi adamdan ne çıkar
tek bir erkek.
o da sarılmayı bilmez
sevmeyi bilmediği gibi.

ve sevilir mavi adam sonsuza kadar...

23 Temmuz 2008 Çarşamba

O ŞİMDİ

o şimdi sevişiyor.
terimi üstünden henüz atmışken başka bir tenle yıkanıyor.

o şimdi bir yabancı elden el düşmandan daha korkutucu.

o şimdi beni asla düşünmüyor

ben şimdi ona yazıyorum adını anmadan
üzerime başka bir beden giymeden
sevgisi içime dövülmüş çıkmıyor

adı gibi şekil değiştirmiyor
demirim dövülmüyor.

o şimdi bir şarkı söylüyor içinde ben yokum
içinde başka kadınlar nöbet tutuyor !...

22 Temmuz 2008 Salı

YALNIZ ŞAFAK

bir mavi adamdı tüm hayali
bir mavi adam sesi kulaklarında
tadı dudaklarında bir mavi adam
sarılırdı ona en çok düşlerinde

mavi adam en çok sevdiği ses
yıldızıydı mavi adam rehberi hayat isteği

anladı ki deniz kızı bir gün deniz gibi sevmelerin yeri yok dünyada
ancak masallarda

çünkü mavi adam asla sarılmaz
mavi adam el yabancı.
aynı dili konuşan ayrı dünyaların insanları.

tek beden olmak bile onları bir yapmaz.
bir mavi adam ayrı düşlerin yalnız şafağı

SARILMAK

başlarken bu sevda yolunda uzaklığın koymazdı da bana
en çok sarılmak isterim sana
rüyalarımda sarılırım en çok ama altı üstü rüya uyanınca yoksundur

sıcaklığını bu bedene hapsetmek imkansız belki
ama tek bir şey isterim gitmeden önce sarıl bana
dudaklarının ıslak coğrafyası eldir bana bunu kabul ederim de

dolamak isterim kendimi sana gitme diye.

8 aralık 2007...

8 Temmuz 2008 Salı

MAVİ AŞK

o bir `mavi adam`a vurgundu
maviye vuruldu mavi sonuydu
bilirdi ama yoktu bir umudu

gidiyorum mavi adambilmiyorsun içime döküyorum
tüm ege'yi gözünün elasına değişirim bile demiyorum
çünkü tüm dünyamı değişsem senin sesin çıkmayacak

sen dilsiz ben sensiz
sisam'daki martılar aşksız kaldı
yok bunun çaresi

sigaran gibi yaktın beni
ama dumanım bitmez

dudaklarındaki nefes izleri
bir ben yokum ellerinde
istesen de yokum artık

sessizliğin cevabımdır
sessizlik sensizliğimmiş

mavi adamım bu gece bir düşe sarılıp uyurum
bana şarkı söyleme artık

7 Temmuz 2008 Pazartesi

MAVİ ADAM

Bazen konuştuğun dokunduğundur sana en uzak olan
Ama uzaklarda da olsa duygularını düşünsel olarak paylaştığındır en yakın olan
İyiki hayatındayım hayatımdasın

Bakışının gölgesi olmasada üzerimde
Ruhumun içinde seninleyim
Bana bir şarkı söyle tek ben duyayım bir kez

Ege'deki yakamozların selamı var
Dudak kenarlarında nefes izi var

Bekle geleceğim
Dokunmadığın biri ne kadar senindir
Dudak izlerin ellerimde

İçime akacak damıtılmış sen
Terine tutulacak nefesim ödül kalacak
Bitecek biter bilirim
Bi deniz kızı bir mavi adam
Kısa bir film tüm yaşanan

Lal ülkesinde bir düş gecesi
Gözlerinde parlayacak tüm yıldızlar
Deniz kızın boğazda bir köpük

26 Haziran 2008 Perşembe

YILDIZ BÜYÜSÜ

İnsan hiç dokunmadığı birini özler mi?
İçinde olan birine küsebilir mi?
Özlüyorum ve yokluğumuz küstürmüyor beni hayata

Yıldız büyüsü bu geçmez ki
Gel sen boz kolaysa!

4 Haziran 2008 Çarşamba

EGE'DE BİR DENİZ KIZI


Gülüşü nefes
Bakışı hüzün
Çehresi bahar adam

Kokunu dalgalara sesini rüzgarlara emanet ver ordayım

Ege'nin marmara'ya döküldüğü her gün boğazdayım.

Deniz kızın ege sularında yüzecek
Dokunamadığım tenindir sıcağım.

Düş bitince kırık bir tebessüm olayım dudaklarında
Olmasın nefes izleri hiç kenarlarında.

3 Haziran 2008 Salı

ÇAĞRI

kaç sene oldu saymadım telefonla çaldırmayı bırakalı. bir çocukluk anısı gibi uzakta şimdi. oysa biz arkadaşlar birbirimizi çaldırırdık ve bundan zevk alırdık. hep birbirimizin aklındaydık.

geçti aradan yıllar geçti biz ayrıldık, anıları bıraktık.

şimdi tek bir çağrı bile yeter bana.
yeter ki o'ndan olsun.
aramaz ki çağrı bıraksın.

büyüdük belki.

çocukken yenilen tadelle tadı gibiydi ilk zamanlar duygularımız sonra zamana yenildi alıştık.

messenger sohbetleri ikonlar ile mektuplar gibi tarihe karıştık. çalmayan telefonlar baştan işaretti yollar okul bittiğinde kopmuştu.

şimdi tek bir çağrı yeter bana.
o'ndan olsun.

kimine göre çocukçadır çağrı atmak ama olsun aklımdasın bunu neden bilmiyorsun.

şimdi tek bir ses bana yeter
o'ndan olsun.

sesi ruhuma dolsun...

2 Haziran 2008 Pazartesi

AY IŞIĞI

Tuhaf bir geceydi. Üst üste onlarca kez aynı şarkıyı dinlediğimden mi bilmiyorum beynim farklı algılıyordu her şeyi.

Ay ışığı bir bardağa konup sek içilir mi ? İçine biraz yıldız tozu serpiştirsem baharatlı olsa. İçsem sarhoş olsam güneşler kovalasa beni düşümde. Sen hangi güneşe aitsin bilemem. Sen gelsen düşüme yalnız bu gece gelsen.

Sol yanımda ince bir sızı var, sustum böyle oldu. Konuştum rezil oldum. Su içtim sarhoş oldum. Benden hiç gitmedin. Arada bir göç ettin sonra yuvana geri döndün. Kendi kendime rezil oldum sen bilmedin. Dağıldım. toparlanmadım. Seni aramadım sormamam görmemem bir şey değiştirmezdi. Gözbebeğime çizmiştim ben seni. Elimdeki çizgilerdin. Ona buna ağladım anlatamadan sustum. Kendimi dinledim.

Dudaklarının ıslak coğraftasında bir yer bulurum bir gün bulurum da o da tsunamim olur boğulurum. Bilirim bir kenar süsüyüm hayatında. Sadece seni seven biri. Yani olmasam da olur...

Tuhaf bir gece, balkonda sigara içiyor kardeşim dumanı içimde. Aynı şarkıyı üst üste dinledim sanırım sorun bende.

Ay ışığı bir bardağa konup içilir mi? İçine biraz yıldız tozu serpiştirsem. Güneşler kovalasa beni düşümde.

Gel demiştim ama gelme bu halimi görme.

Tuhaf bir gece tuhaf çok tuhaf...

NEFES


Bizim benzer acılarımız vardı belki sırf bu yüzden birbirimize bağlandık. Zamanla acımız geçti ya da biz acıya alıştık birbirimize alıştığımız gibi.

Zaten hayatımız iyi çekilmiş bir filmin ikinci çekiminden ibaretti ve bu çekim çok kötüydü. Bir sinema filminin korsan versiyonu . İzlemeye istek duyulmayan, cızırtılı.

Ben gidiyorum demeden gitti. Hiç ummamıştım böyle ani olacağını. Ani ve kesin bir çırpıda. Haber dahi vermeden gitti. Yakışmamıştı.

O gittikten sonra bir müddet kendime gelemedim. Küçük bir travma diyeceğim hiç ama hiç değildi büyük bir buhrandı yokluğu. Elinden en sevdiği oyuncağı alınmış beş yaşındaki çocuklara dönmüştüm. Aradım onun yokluğunu dolduracak bir şey aradım bulamadım hemen. Arandım tarandım geçmişe döndüm geleceğe baktım yoktu onun yerine koyacağım hiçbir şey yoktu. Belki benim en büyük hatamdı onu tüm dünyam yapmam. Neden böle yapmıştım. Neden hiç benim olmayacak bir adamı bu kadar çok sevmiş bu kadar çok sahiplenmiştim. Bizimki aşk bile değildi. Yaralarımızın birer tuzlu pansumanı olmuştuk.

Çok ama çok sevdiğimi sonra daha bir anladım. Onun hiç sevmediğini anladığım zamana denk düştü bu. Sanırım bu hikayede aptal başrol bana düşmüştü. Esas adam hem zeki hem de delice sevilen ama sevmeyendi. Gülümsedim. Taşlar yerine oturmuştu. Amerikayı yeniden keşfettim sanki halime güldüm katılırcasına.

Hastalığı teşhis etmiş doktor gibi kendime güvenim geldi. Evet belki sevilmeyendim ama sevendim bu da yeterdi. Ve bir şey daha.

Nefes geldi. Kumral saçları dümdüz ve incecikti. Yüzünde çikolata izleri ile gülümserken anladım onun sarı kumlarla çevreli yeşil gözlerinde gördüm geleceği. Ve hayatımın anlamını.

O, Nefes ile beni bir başıma bırakıp gitmişti. Değer miydi gidişine değmezdi.

Bizim eş sevinçlerimiz vardı ama o görmemişti.

Bir gün döndü. Hiçbir şey olmamış gibi.

Bu kez ben geliyorum bile demeden döndü. Şaşırmadım zaten o ne yapsa şaşırmazdım artık. Nefes'e sarıldım.

"Anne " dedi
"Babama hoş geldin demeyecek misin?"

Gülümsedim.

"Hoş geldin canım"

(devam edecek)

1 Haziran 2008 Pazar

HÜZZAM


ben bekleyendim,
o beklenilen
roller hiç değişmedi.

ekledim çıkardım çarptım böldüm
seven bendim
o sevmeyen.

bekledim.
aramasını tek bir kez
bekledim bir kez benden önce düşünmesini.
düşünmedi.

sevdim bekledim özledim.
sevmedi beklemedi özlemedi.

o beklenilendi.
ben bekleyen
roller hiç değişmedi.

hüzzam bir şarkıda kaybolmuş gibiyim
el veren olmadı
hiç ağlamadım

kendime gülümsedim
deniz kızları ağlamaz ki denizin içinde.

kendime gülümsedim
deniz kızları uyumazlar ki düş görebilsinler.

ben bekleyendim
o beklenilen
sadece aynı gökyüzü başımızda

ben akdenizde o dünyamın merkezinde
ayrı yakamozlar gözlerimizde

kendime gülümsedim
deniz kızları düş kurmazlar ki üzülebilsinler.
bekledim sadece düşlemedim ki.

gittim her şeyi bir kıyıda bırakarak
dalgalara göz kırptım.
masal neyse ben gereğini yaptım.

31 Mayıs 2008 Cumartesi

SENİ BEKLERİM ÖPTÜĞÜN YERDE

çocuktum 10'lara henüz ulaşmamıştım bile.
ilk kez duyduğumda vurdu bir yerden.
o zaman belliydi ne olacağı besbelli.

bir gün birisine aşık olursun diye korktum hep
birini çok seversin de o ben olmam diye

en çok o şarkının sonundan korktum bir esmere gönül verirsin diye.
kaç yıl geçti bir 10 mu saymadım bir 1o daha saysam korkarım .

sahilde beklemek kordu bana o yüzden ben deniz kızın oldum,
sen prensim olmadın.
ben denize gittim.
denizde kayboldum.

seni beklerim optugun yerde bile diyemiyorum,
bir öpücük borcun var.
daha kötüsü bir aşk borcun var.
ödemezsin bilirim.

saçlarımı boyasam kapkaraya dokunmaz bu şarkı di mi bana.

bana bir aşk borcun var
şimdiden biriktirmeye başla desem

tek bir sarıl geçer
tek bir sarıl yeter

bir Özlem bin özlem biter.

YERİNE SEVEMEM


yerine sevemem
yerine koyamam kimseyi
sen kusursuz sevgilimsin
el değmemiş
hiç dokunmadığım dokunamayacağım sevgilim
buna sen bile inanmazsın
gözümü senle açarım
gözümü senle kapar

en çok bayramlarda geçersin aklımdan
arada seni düşünmem
çünkü bana dokunur yokluğun
öyle arada bir kanatırım kendimi
içimde bir cam kırığıyım da sezdirmiyorum kimseye

ne zaman seni çok görmek istesem düşüme gelirsin
düşlerimde dokunursun saçlarıma
yaramaz çocukların saçlarına dokunur gibi şevkatle

özlerim en çok seni
harfini süslerim arada
alfabemden ayırdım seni
kendime sakladım
aşkın gökyüzü harfini
bir gün bu özlem sona erecek diye beklerim
bir ümit işteyerine sevemem
yerine koyamam kimseyi
gözlerini seyretmek denizi seyretmek gibi.

bir gün tek bir gün bir notadan daha değer ver bana
bu da yeter.

al aşkını koynuna bir şarkı çal bana
gitarının teli olmasam da ondan öte yakınım ben sana.

SARILMAK


başlarken bu sevda yolunda uzaklığın koymazdı da bana
en çok sarılmak isterim sana

rüyalarımda sarılırım en çok
ama altı üstü rüya uyanınca yoksundur
sıcaklığını bu bedene hapsetmek imkansız belki
ama tek bir şey isterim gitmeden önce
sarıl bana
dudaklarının ıslak coğrafyası eldir bana
bunu kabul ederim de dolamak isterim kendimi sana gitme diye.

YÜK

yıllar oldu artık korkmuyorum
çünkü seni kazanmadan kaybettiğimi bildiğimden beri
hiçbir şey dokunmuyor bana

bir sen dokunurdun ruhuma
sen de herkesleştikten sonra unutmak için uğraşlarım bitti

şimdi zaman benden yana
hep senden yana olacak değil ya
unutmadım seni
unutmadım sana yazdığım şiirleri

bir şiir oldun hep içimde
bense bir cam kırığı oldum kendi içimde
sen değil ben kanattım
işte bu yüzden unutmaya gerek yok
seni hatırlıyorum
sen unut unutabilirsen
bu sevda sana bir ömür yeter.

BİRİKİNTİ

ne kadar acım varsa biriktirdim kutuda
kimi yemek kartı
kimi kravatım
kimi lise formam
kimi ise matematik defterime yazdığım şiir suretinde
kimi ise bir gitarın telinde

en son o liseden ayrılırken koridorda bıraktığım nefesim var bildiğim
sonra yılların geçmesi üzerimden
bilmiyorum acı çektim mi hiç bilmiyorum
yaşar'ın şarkısı var yabatıyor ama acıtmıyor senin sevdan.

işte öyle bir şeyçektiğim ne varsa anlatamıyorum
sırtıma binmiş bir yük gibi
kurtulmam lazım kurtulamıyorum

GÖLGE


Oda loştu, azıcık ışık girsin diye eli perdeye uzandı. Ama yetişemedi kalsın dedi kalsın içim gibi kapalı.

Her şey ne kadar çabuk oldu ne kadar çabuk sadece bir sene içinde.

Nikah salonundaki o küçük odadaki hali gözünün önüne geldi. Üstünde eğreti bir gelinlik. Oldum olası gelinlikleri sevmemişti. Ama mahkumdu işte giymişti. Elinde telefon son kez dedi son kez onu arayabilirim. Son kez sesini duyarak idam mahkumu gibi o masaya giderdi. Aradı, beş altı, yedi belki on kere çaldı, açılmadı telefon. Bir daha dedi bir beş dakika sonra yeniden. Yine aradı bu kez aradığınız kişiye ulaşılamıyor dedi telefon. Bana mutluluklar bile diyecek kadar sevmemiş dedi hiç sevmemiş. Açsa bir sözcüğü bile yeterdi her şeyden vazgeçmesine ama açmadı. Belki sırf o karşı çıkar ona sahip çıkar diye bu evliliğe evet demişti. Şimdi gözünden pişmanlık yaşları süzülüyordu. Bitti dedi.
“ Bitti !”

Öğlen gibi kocası eve geldi. Üstü başı dağılmış. Göz göze gelmediler bilerek. Adamın yüzü kadın kokuyordu ve dudak kenarlarında nefes izleri. Hiçbir şey demedi. Ne desindi.

“Olmuyor bu evlilik sen hiç bana ait olmadın aramızda bir gölge gibi hep o, belki vazgeçersin dedim vazgeçmedin. Kaldı aramızdaki karanlık.”

Sustu, cevap vermedi. Giyindi.
“Ben gidiyorum …”

Hiç sahip olmadığı kocasını o evde bırakıp hava alanına koştu. İlk uçağa bilet aldı. Birkaç saat sonra yanındaydı içinde bir kuş sürüsü vardı sanki cıvıl cıvıl.
Apartmanın merdivenlerini uçarcasına çıktı zile yöneldiğinde içinde bir korku. “orda olsun lütfen”. Açıldı kapı, suratı allak bullaktı adamın.
“Sen” dedi “ Sen geç kaldın”
“Peki sen, sen benim için ne yaptın ?”

Sustular. Zaten en baştan beri susarlardı, ya da birbirlerini sustururlardı. Tanımayı hiç denememişlerdi. Belki birbirlerinin aynı olan yaraları birleştirmişti onları ama yine de yetmedi hiçbir şeye. Hele gururlarına hiç yetmedi.

Kadın gitti. “Yine engel olmadı” dedi yine “beni bıraktı yine.”

Tek sözü yeterdi kal dese, kal dese.

Bir hafta sonra akdenizden birkaç aylık hamile bir kadın cesedi çıkartıldı. Sahil güvenlik balıkların hiç dokunmadığı olduğu gibi bıraktığı kadına şaşırdılar. Canlı gibiydi gözlerini açacak kadar, saçları ıslak bedeninin tamamını kaplayacak kadar uzundu. Bir deniz kızı gibi. İntihar mı yoksa bir kaza mı bilinmedi ilk başta. Teşhis için morga götürdüler elbisesi üzerinde.

Gölge öğlen gibi uyandı telefonunu açtı. Tis bir bip sesi. Kim bu saatte mesaj atar dedi.

“Bir meleğimiz olacak”

Belki ilk defa hayatında kocaman güldü evet dedi, bir kumral yeşil gözlü küçük kız belki her şey değişir.

Henüz bilmiyordu deniz kızı meleğini alıp gitmişti sadece bir kazaydı. Bir falez kazası diye yazdı ertesi gün gazeteler.

Hayat çok kısaydı bir tokat gibi gölge'nin yüzüne inenek kadar.

30 Mayıs 2008 Cuma

SONBAHAR

Sabrıma senin adını koydum
ve onu sardıkça seni sarar gibi oluyorum
işte bu yüzdenseni beklemek de güzel
biliyorum zaman hep geçer
akrebi yelkovan
güneşi ay geçer
seni ben geçmez hiç
beni sen geçer daima

aklımdasın derim o anlarda
aklımdasın
önce aklımda sonra kalbimde
yıllar geçer bir bir
sonra aylar
ama sayılı gün geçmez sayılı birkaç saat

çünkü yemine durmuş rüzgarlar esmez burda, acı soğuk

beklemek de güzel seni
sesini denize emanet ettiğinden beri
bir melodi çalınır kulağıma
mevsimleri bir yaza sat gel
bütün baharlar senin olsun

sen baharsın bu sonbahar olsun...

DUDAK

Dudaklarını okuyorum kimi zaman
kimi zaman tadını bilmediğim dudaklarına meyvelerden tat seçiyorum.
ve özlüyorum fısıltılı halini.
biliyorum öyle buseler kondurursun sen
sanki dokunmamış gibi.
sözlerin ise iz bırakıyor ne kadar kısa konuşursan konuş
saklanma suskunluğunun ardına ...

HEVES


hemen sevebiliyorum öyle
hemen apansız
içime akıyor duygular
bir sıcaklık ve sonrası
ve hemen soğuyorum birden beklenmeden
hevesim mi kaçıyor bilmiyorum
heves bu kadar kırılgan mı

sen hiç geçici değilsin
hep varsın hep ordasın
arada kadife keseden çıkarttığım mücevherimsin
ama olmuyor işte
bekliyorum senden de bir şeyler bekliyorum
böyle tek taraflı olmuyor

heves değilsin ama
aşkım söz tutmuyor
orda kal bana benzeme
orda kal hevesim kaçmasın...

BÜYÜ


bilerek başlamadım, usul usul aktın yüreğime. ben aşklara tüm kapılarımı kapadığım bir anda. önce cümlelerin süzüldü sonra sessizliğin ve melodilerin. ben seni tanıyordum aslında. bir hayaldin eski günlerime dair. yurttaki yalnızlığım saçlarımda kar taneleriydin, ilk sigara dumanım, ilk kalp çarpmam sendin. sonraları zihnimin diplerine attığım asla dokunamadığım sevgilimdin.

bir balık gibi sevdim seni hiç dokunmadan. oysa ben acı severim şöyle sıkıştıra sıkıştıra. bir seni sevemedim bir biz ayrı düştük. uyandım rüyadan yaşım almış başını gidiyor. bir sevda yaşamayacak kadar yaşlandı bu yürek. ve bu yürek bir deniz kızı nice zaman. sen öyle tanırsın ancak. Sarışın deniz kızı derler anlarsın. sonra susar başka diyalara dümen çevirirsin. benim sesim güzel değildir diğer sirenler gibi. sesimi sattım ben, harflerim var. onu da okuyabilirsen yalnız sen anlarsın. seni seviyorum dersem inanma, sensiz olamam dersem inan. çünkü zamanı bir bahar gününe kurduğumdan beri aklım fikrim sen.

bir telefon kadar yakın bile olmasak bile iç sesinim,
gözlerindeki ilk bakışım aynada dondurduğun,
yazdığın ilk melodi,
söylediğin tüm cümlelerin ilk harfiyim.
sen ne kadar kabul etmesende ben yanındayım,
mesafelerin limitsiz sonuyum.
delta x eşittir sıfırım.
başladığında bittiğin yerdeyim.
özleminim.
sevdiğin, seveceğin ne varsa saklandığım.
ararsan gözünün önünde olanım.

ama asla dokunamayacağın.

büyü bozulmasın!..

HÜZÜN


kalbin ritmidir. orta ritmi.

dudak kenarlarında gördüm önce hüznünü sonra bakışlarının bittiği yerde. seni öyle sevdim içimden geldiği gibi. ve çok seneler bilmedin seni sevdiğimi. öğrendiğinde sende inanamadın cümlelerime hüznünü bana yansıttın. kaç kere uyardım seni dayanamam kaldıramam diye, dinlemedin. kaldım hüznünün altında.

bana bir şarkı söylüyorsun hep iç sesinden, duymuyorum! bilmediğim notalardan sanırım melodiler tanıdık ama anlamıyorum. içine her ne koyduysan bu şarkının en olmadık yerimden kanatıyor kabuk tutmuyorum. içine ne koydun. kaç kere uyardım seni,kaldıramam bu hüznü diye. dinlemedin. kaldım hüznünün altında.istersen baştan başlayalım en baştan.

bana bir şarkı söyle bağıra çağıra susarak söyleme seni duymak istiyorum. nefesini gönder bana dudaklarıma sarayım ve seni duyayım kokunla. düşlerini gönder bana aynı düşlerde uyanalım. uykunu gönder yastığım olsun sarınayım.hep hüznünü gönderiyorsun. zamanla geçmiyor yaram kabuk tutmuyor. olur olmadık tüm anlarda kanıyorum. görmüyorsun.

bir Şafak vakti bırakıp gittiğin aşkındır hüzün. ben sarılıp düşlerime devam ettim yoluma, sen bir hüzün oldun kaldın kağıt aralarında. uyardım seni ama kaldıramam beni sensiz bırakma diye. dinlemedin. kaldım aşkının altında. gözlerinin altında kalsaydım boğulurdum buna da şükrettim. yol uzun gökyüzüm devam ettim.

İKİDE BİR

ikide bir aklıma sen geliyorsun
ikide bir sesini duymak istiyorum
ikide bir ellerini düşünüyorum dokunmamış gibi dokunan

ikide bir yoksun hiç olmadın ki diyorum
ikide bir seni bana ekliyorum beni senden çıkarıyorum
bire birim ben
yalnızım.

dudaklarımı kaybettim dudaklarım olur musun ?

UMUT İŞTE

içimdeki yarayı tuzla pansuman etmekti en kötü huyum.
ve bir de kış günü beyaz papatya aramaya çıkmam.
oysa akdenizde bile papatya mevsimi değil şimdi.
ben neden seni seviyorum bilmiyorum.
bir yaram var neye sarsam bilmiyorum.

iki kere adını söylüyorum uyumadan önce beni düşün o an diye.
ümit işte, kurumuyor içimde.
ama yok.
kendime bir şarkı söylüyorum.
notası yok sözleri var sadece

dudaklarımı kaybettim dudaklarım olur musun?
sende cevap yok.
bekliyorum.
içimdeki tüm kuşlar havalanıyor.

SEN TAMAMLA

ikide bir ne düşürsün dedi
seni diyemedim
çünkü bire birdim ben yalnız

dudaklarımı kaybettim
dudaklarım olur musun dedim
sustu.

hadi beni gel sen tamamla demeye gururum el vermedi.
sustum...
eksik kaldım!

DARAĞACI


başından belliydi
bile bile daldım içine balıklama
serde deniz kızı olmak var
sen bilmezdin ki seni o kadar çok sevdiğimi
nerden bileceksin
cümlelerin kantarı yok sevda yükünü tartmaz ki

sevdin sözcüklerimi hepsi bu ötesi yok
cümlelerimden bir darağacı yaptım kendime
ipi benim elimde
kırıldım çok kırıldım

kaderim iki dudağının arasında
bekledim gelmedin
adressiz mektupları kendime yolladım
şarkılarımın notası kırık benim
hiçbiri bütün değil
sende kaldı yüreğim
sen ses vermedin

darağacı yaptım kendime
gülüşüne bir ömür veririm
sesini duysam biterim
darağacımsın çınardan sonra en sevdiğim ağacım

sessizlik ölümden betermiş
bir söz ile vuruldum
darağacım adın bundan sonra gam olsun
hiçbir notada beni bulamayacaksın
notaları kendime mühürledim
seni benimle giydiremedim
izin kalmadı nefesimde

yağmaladın ne varsa içimde
darağacımdın göğe uzanan
elleri bir bana uzanmayan ...

gittim!

EDEBİYAT

edebiyat hayattır, kelimeler ile istediğiniz kadar istediğiniz sayıda samanyolu kurar. yıldızları kırpar, günde milyon kere göktaşı düşürürsünüz dünyaya. yaşamadığınız tüm hayatların başrolünde tüm replikleri söylersiniz. giyinirsiniz bir ağacı baştan sona. tüm yaprakları tek tek dökülene kadar. siz o ağaç olursunuz. ben çınar olurum örneğin. en sevdiğim ağaç. sonra bir yol olurum. üzerimden beş yaşında bir çocuk geçer. tek derdi mavi bir balon. sonra bir bank olurum. üzeri çizik, her yanı harf. en son bir şarkı olurum. notaları kırık dökük, sözleri yarım. ses olurum, dudaklarda fısıltı olarak, mırıldanır bir genç adam beni eksi sonsuz bir saatte gece.

topladım sevdiğim tüm adamların hayallerini topladım bir şiir etmediler
topladım sevdiğim tüm kadınların hayallerini topladım bir roman etmediler
Topladım seni bana ekleyerek topladım edebiyat etmedi

seni edebiyattan çok seviyormuşum anladım
sen varsan edebiyat var
sen varsan tüm kelimeler benim oyuncağım
sen varsan aşığım aşka
sen varsan edebiyata aşığım
bir tek sensin buna neden
kalemimden damlayan sesin
ve hiçbir cümleye sığdıramadığım sevgim

seni türkçem kadar seviyorum !

HİÇ GEREK YOKKEN SEVMEK ÖZLEMEK BEKLEMEK

beni sev demedi
sevdim

beni özle demedi
özledim

bekle hiç demedi
bekledim

sevdim özledim bekledim
gelmedi

sevdim özledim beklemedim
gelir dedim
gelmedi

özledim çok özledim

severek bekledim onu
beklemeyi sevdim
gelmedi

bekliyorum
bekleyeceğim
bir gün gelecek
ya o gelecek ya mantığım

ikisinde başımın üstünde yeri var
İkisini de çok özledim.

ÖZLÜYORUM

eğer bilseydim en başta;
kadermiş bu,
kendimi benden çıkarır seninle çarpar aşka bölerdim.
ama sen yine özlemezdin benim gibi.
çünkü benim kaderim bu.
doğduğum gün yazılmış.
seninse aydınlığa bir çivi gibi çakılmış.

dudak izlerini bıraktığın tüm coğrafyalarda
her dilde beni duyacaksın o ben olmasamda.
ve hep birilerini özleyeceksin.
bir gün belki beni.
tek bir an bile.

ben seni balığın denize olan muhtaçlığı ile özlüyorum.
deniz kızınım senin başka adlarla taçlandırdığın.
kış günü çınar ağacının tek bir yaprağa hasreti ile özlüyorum seni.
senin sonbaharı sevme nedenin kadar.

bir düşe vuruyorum kendimi
bir yaz gecesi tepemde ay bir yıldız kayıyor.
seni o yıldıza sarar gibi özlüyorum.
seni diliyorum.

ağırlığım beni daha çok vuruyor.
yürürken aklımdan atamıyorum seni.
ağırlığımca özlüyorum.
su gibi özlüyorum seni.
su gibi.
susuzluğumsun.


kader midir bilemedim.
hep özledim.
düne dair ne varsa.
sana dair.
tanımadığım halde seni özledim.

sesinin dokusunu özledim.
ve günleri saydığımı fark ettim en çok.
bir hafta olmuş sesini duyalı
ismimi senden duyalı.
koca bir hafta.

sonra onlarca kez seni içimde duydum ama aynı değildi hemde hiç.
dudaklarını okuma imkanım yok ki.
kendi kendime düşünüyorum.

bir hayali özlüyorum.
evet acı ama gerçek.
aklımdan seninle hiç paylaşmayacağım cümleler geçiyor.
susuyorum.

hiç tanımadığım birini özlüyorum.
geçmişi bugüne ekliyorum.

aslında tanıdığım ama hiç dokunmadığım.

DİL

aynı dili konuşuyorduk
aynı kelimeleri kullanıyorduk aynı anda
ama anlayamıyorduk birbirimizi
çünkü aynı dili konuşmak bile senle beni biz yapmıyordu
biz eldik türkçe bile saramıyordu ikimizi
oysa türkçe ne kadar derindi seni de alırdı beni de içine

aynı dili konuşuyorduk
ayrı duygular vardı belli ki içimizde
sesin uzaktı gelmiyordu
sesim uzaktı gitmiyordu

farklı bir dili konuşmaya kadar verdim
sessizliğin harfleri ile alfabe yaptım kendime
sessizliğin harfleri, senden öğrenmiştim konuşmayı onlarla
belki anlaşırdık bu sefer
çünkü seni seviyordum
ve asla kaybetmeyecek kadar deliydi bu yürek

aynı dili konuşuyorduk
ayrı şehirlerde uyanıyorduk
ayrı denizler vuruyordu gözlerimize yakamozlarda
ve ben seni her düşündüğümde akdenizden bir martı gidiyordu sana.
görmüyordun

gün aydınlığa vurunca içimde bir kız uyanırdı her sabah
ve o kız her sabah daha mutlu olurdu
aynı dili konuşuyorduk bu bile yeterdi
seni türkçem kadar sevmek de yeterdi
ve seni türkçe anlamak
sevmek buydu belki
dokunmadan ruhumla sevmek

aynı dili konuşuyorduk
ama anlaşmıyorduk
ben seni seviyordum yeterdi bana.
sen seviliyordun bu yetmezdi sana.

türkçe ne kadar derindi yutmuyordu aşkımı
beni sana yakınlaştırıyordu
ama ben boğuluyordum
sen kaçıyordun

hepsi bu...

VUSLAT


adını iki kere söylüyordum
kalbim ısınıyordu
ve karanlık geceleri maviye boyuyordu sesin

yüzünü düşlüyordum
parmaklarımı tek tek gezdirdiğim
ve dudaklarını fısıltılı

en çok ensemdeki nefesini düşlüyordum
içimi eriten
ne çok düşlüyordum seni

ne çok özlüyordum
sevmek değildi bu olamazdı

ben seninle yaşıyordum
sen bensiz

seni sevmeyi seviyordum
seni düşünmeyi

adını iki kere söylüyordum
üçüncüde içimde bir ateş yanıyordu
gitmiyordu

bu özlem bir türlü vuslata ermiyordu.

YAĞMUR

bir şehri yıkar
bir ağacı yıkar
bir okyanusu yıkar
en çok yüzümü yıkamasını isterim
ama o bir tek kendini yıkamaz
yağmur bir tek kendine faydası yok

kavuşmaya hasret özlemler gibi
durur bulut tepelerinde yeri bekler
ben yağmuru beklerim o başkasını

ben yaz yağmurlarını severim
o kışları ahmak ıslatan olur beni ıslatır
severim yağmurum benim derim bağrıma basarım
selim olur fırtınaya karışır
boran olur bana dünyayı dar eder

yaz yağmurum derim beklerim
gelmez
ben o mavi buluta hasret
o başka coğrafyalarda başka topraklarda
ben beklerim
bir çiğe razı beklerim
şubat şoğuğu vurur
susarım.

bir şehri yıkar
bir çınarı yıkar
bir tek beni yıkamaz
beklerim.

gelse...

UZAKLARI ÖZLEMEK


seni sevmemek için bahane arasam bulur muydum
hiç bilmiyorum
daha çok severdim kesin inadına
ve inadına tüm kabuklarını kaldırıp yaralarımın kaşırdım daha çok izin kalsın diye
izin kalsın ki sevgimi herkes bilsin
ne güzel düşünce tam bir kenar süsüne göre.

uzaklar yakın olmaz ki
zaten sorun mesafe de değil ki

sustuk genelde
konuşmadık
aynı dili konuşuyorduk güya
hayır aynı dili konuşmuyorduk
ben bunu anladım

bitecek içimde avuturum kendimi
artık bilsen de ne çare
zaman örter tüm cümleleri
kağıda yazılanları bile

sen sustun
bunu sen istedin
bense itaat ettim

uzakları özleme vaktinde saatim
uzaklardasın ama ne çare
kalp mesafemize birkaç galaksi var sevdiğim

ben seni özleme saatindeyim
sense unutma mevsimindesin

sen mevsimlerin en güzelisin yaşamadığım
asla geri dönme

başlamadan bitti
ben kendimi ikna ettim.

bittim...

BEKLEMEK

birden anladım içinde bulunduğum durumu. beklediğimi fark ettim. anneme söyledim ilk. anne bir şey bekliyorum dedim. nasıl dedi. bir telefon bir mesaj bir haber belki. bir umut hepsi bu. anladım dedi, sustu. düşündüm sonra. evet bekliyordum, adam nasıl sigaraya tiryaki olur ben de beklemeye tiryakiyim bu mevsim. nasıl düştüm bu hale bilmiyorum. bekliyorum kendi kendimi uçuruma atmışım da haberim yokmuş.

teşhis ettim kendimi artık tedavimi bulurum nasılsa. alkolik değilim sadece her gün içiyorum diyen adamlar gibi inkara gerek yok. bekliyorum,hiç gelmeyecek birini ve gelmeyecek bir günü. nasıl bu hale düştümü araştırmıyorum asla. gerek yok aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaya. içimde bir yer kangren olmuş kesip atmadan kurtuluşum yok. beklemek istemiyorum. bekledikçe ümidim büyük bir çınar oluyor. ve çınarlar asla yıkılmaz.

özlüyorum bir de en kötüsü eski kendimi nasıl oldu bilmiyorum kendime bile yabancı oldum bu mevsim. umut denen şehirdeyim denizi hayal kokar, hayali mavi, pembe.

beklemek denen eylem kanımda dolanıyor hücrelerim birbirine girmiş; ne alkol boğar bunu ne başka şey. yok çaresi kesip atmak lazım ümitleri kınından kalbime çektiğim kılıçla.aslında gülen yüzümü bekliyorum belki kaç bahar önce yitirdim bilmem ki, kim çaldı gülücüklerimi, bir sesim vardı ben böyle cümleleri yazılara vurmazdım, duvarlara haykırırdım. o kız bu kız değil asla. değiştim çok.kangren olmuş yanımsın aşk kendimden geçmek için çok geç, senden geçme vaktidir kar yağmaz asla bu şehirde güneşi pusulam seçtim sessizliğin rehberim oldu. senden vazgeçtim.

ÖZLEMEK


Can Yücel'in dediği gibi bağlanmadım ben sana

ama yine de seni sahiplenmek istedi bu yürek
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahiplendim dediği gibi
Gökyüzünü sahiplendim seni sahiplenir gibi.
gökyüzümsün sen ulaşamam asla.
senin yıldızım yaptım, pusulası kalbimin

çok sevmeyeceksin dedi bir de
ama ben senin değil daha az hiç sevmememe rağmen kırılmadım yaşadım.

seni tanımadığım onlarca yüzlerce binlerce insanla paylaşmak da koymadı
uzaklığın hiç koymadı alıştım.

dokunamadığım yüzünde ne gülüşleri gördüm ne hüzünleri

haftalarca duymasam sesini unuturum değil mi

darağacımsın göğe uzanan
elleri bir bana uzanmayan

seni özleyerek hayatımın diyetini ödüyorum
hakkını verdim adımın seni sevmenin bedelini ödeyerek

sen sakın benim kadar sevme ve özleme
özlemin hep yanında olsun
o ben olmasamda

hatta hiç özlemin olmasın ona bile razıyım ...