31 Mayıs 2008 Cumartesi

GÖLGE


Oda loştu, azıcık ışık girsin diye eli perdeye uzandı. Ama yetişemedi kalsın dedi kalsın içim gibi kapalı.

Her şey ne kadar çabuk oldu ne kadar çabuk sadece bir sene içinde.

Nikah salonundaki o küçük odadaki hali gözünün önüne geldi. Üstünde eğreti bir gelinlik. Oldum olası gelinlikleri sevmemişti. Ama mahkumdu işte giymişti. Elinde telefon son kez dedi son kez onu arayabilirim. Son kez sesini duyarak idam mahkumu gibi o masaya giderdi. Aradı, beş altı, yedi belki on kere çaldı, açılmadı telefon. Bir daha dedi bir beş dakika sonra yeniden. Yine aradı bu kez aradığınız kişiye ulaşılamıyor dedi telefon. Bana mutluluklar bile diyecek kadar sevmemiş dedi hiç sevmemiş. Açsa bir sözcüğü bile yeterdi her şeyden vazgeçmesine ama açmadı. Belki sırf o karşı çıkar ona sahip çıkar diye bu evliliğe evet demişti. Şimdi gözünden pişmanlık yaşları süzülüyordu. Bitti dedi.
“ Bitti !”

Öğlen gibi kocası eve geldi. Üstü başı dağılmış. Göz göze gelmediler bilerek. Adamın yüzü kadın kokuyordu ve dudak kenarlarında nefes izleri. Hiçbir şey demedi. Ne desindi.

“Olmuyor bu evlilik sen hiç bana ait olmadın aramızda bir gölge gibi hep o, belki vazgeçersin dedim vazgeçmedin. Kaldı aramızdaki karanlık.”

Sustu, cevap vermedi. Giyindi.
“Ben gidiyorum …”

Hiç sahip olmadığı kocasını o evde bırakıp hava alanına koştu. İlk uçağa bilet aldı. Birkaç saat sonra yanındaydı içinde bir kuş sürüsü vardı sanki cıvıl cıvıl.
Apartmanın merdivenlerini uçarcasına çıktı zile yöneldiğinde içinde bir korku. “orda olsun lütfen”. Açıldı kapı, suratı allak bullaktı adamın.
“Sen” dedi “ Sen geç kaldın”
“Peki sen, sen benim için ne yaptın ?”

Sustular. Zaten en baştan beri susarlardı, ya da birbirlerini sustururlardı. Tanımayı hiç denememişlerdi. Belki birbirlerinin aynı olan yaraları birleştirmişti onları ama yine de yetmedi hiçbir şeye. Hele gururlarına hiç yetmedi.

Kadın gitti. “Yine engel olmadı” dedi yine “beni bıraktı yine.”

Tek sözü yeterdi kal dese, kal dese.

Bir hafta sonra akdenizden birkaç aylık hamile bir kadın cesedi çıkartıldı. Sahil güvenlik balıkların hiç dokunmadığı olduğu gibi bıraktığı kadına şaşırdılar. Canlı gibiydi gözlerini açacak kadar, saçları ıslak bedeninin tamamını kaplayacak kadar uzundu. Bir deniz kızı gibi. İntihar mı yoksa bir kaza mı bilinmedi ilk başta. Teşhis için morga götürdüler elbisesi üzerinde.

Gölge öğlen gibi uyandı telefonunu açtı. Tis bir bip sesi. Kim bu saatte mesaj atar dedi.

“Bir meleğimiz olacak”

Belki ilk defa hayatında kocaman güldü evet dedi, bir kumral yeşil gözlü küçük kız belki her şey değişir.

Henüz bilmiyordu deniz kızı meleğini alıp gitmişti sadece bir kazaydı. Bir falez kazası diye yazdı ertesi gün gazeteler.

Hayat çok kısaydı bir tokat gibi gölge'nin yüzüne inenek kadar.

Hiç yorum yok: